Erasmus Almanya Günlügü, 1
Cok sevdigin bir kentte
yasamanin bir sakincasi vardir. Yeni
kentler kesfetmen icin yola cikmana izin vermez. Izmirden Almayanin Bamberg
kentine gelirken ucakta aklimda bu dusunce dolaniyordu. Izmirle ve hatta diger
sevgili Antakya ile kavga ede ede yola ciktim. „Sizi biraz unutmak istiyorum.
Izin verin baska kentleri de seveyim“ dedim. Sonunda gonulsuzce beni saldilar. Cok
eski binlarindan arasindan coskun akan bir nehir ve kanalin bulustugu yere
geldim. Sanki az sonra köpruden ve evlerin arasindan rahipler, kesisler,
dilenciler ve at arabalari gececekmis gibi his veren Ortacagdan kalma bir kentte
idim. UNESCO korumasinda ama ondan onemlisi yuzyillardir halkin korumasinda
vaatleri yüksek olan az nüfuslu bir sehir. Istanbul gibi 7 tepe uzerine kurulu
Bambergin etrafi orman, düzlük, minik vadiler ve tarlalarla cevrili. Kent
insanlari atalarinin evlerinde, sokaginda, kiler kafelerinde, meydanlarinda
yasamaya, bira yapmaya ve calismaya devam ediyorlar. Insanlar ve kent tarihi
icin ne kadar degerli bir gelenek. Olusan bilgi, kultur, tecrube, degisim ve
uzucu olaylar kentin ve insanlarin belleginde bu sayede koruma altinda
tutuluyor. Boylece her defasinda yeniden denemek ve kurmak zorunda kalmiyorlar
gecmislerini ve geleceklerini… Bilgide ve gelisimde kesinti olusmuyor. Ve bu
durum kente saygiyi ve onu korumayi beraberinde getiriyor.
Bamberg Nazi Almanyasinin bombalarina cok az maruz kalmis ve iste bu yuzden
kent eski binlari ile gecmiste yasiyor gibi gorunuyor. Venedik gibi suya komsu
evleri ile hayat bir dere gibi sakin ve huzurlu akiyor. Bamberg, katedrali ve
bircok gorkemli kilisesi ile ilginc bir kurulus hikayesine sahip. Siradan bir
kizla evlenmenin cok garip karilandigi eski caglarda kral 2. Henri tum karsi
cikmalara ragmen yolda karsilastigi guzel bir kizla evlenir. Ancak asik ciftin hayat
boyu cocuklari olmaz. Henri oldukten sonra ona dua edecek cocuklari
olmayacagindan ve boylece cennete gidemeyecegi korkusu ile Bambergde buyuk bir
katedral yapmaya ve kesisleri buraya toplamaya karar verir. Bu sayede arkasindan
mezari basinda ona dua edecek din adamlarini saglamis olacakti. 2. Henri ayni
zamanda Bambergi yine 7 tepe uzerinde kurulu olan 2. Roma gibi yapmak
istiyordu. Yani Katoliklerin 2. dini merkezi. Yillar suren inancli mucadele
sonunda bunu basarir. Manastir gibi dini merkezler kurar. Zaman icerisinde bu dini
cogu hiristiyan ulkede oldugu gibi Bamberg universitesi dogar. Bu arada Bambergde
kesislerin ve inananlarin besin ihtiyacini giderecek isli biralar uretilmeye
baslanir. Bu biralar Paskalya oncesinde tutulan oruc zamaninda daha da fazla
tuketilmeye baslanir. Zira oruc zamani kati olan yani isirilarak hicbirsey
yenmemektedir.
Bamberg kenti kumlu topraklar uzerinde kurulmus. Insanlar ortacagdan itibaren
kumu temizlik islerinde kullanmak üzere kaziyarak cikarmaya baslar. Zaman icerisinde 7 tepenin altinda 30 km
bulan karinca yuvasi seklinde tuneller olusur. Sonra bu tunellerde bira yapip
onu muhafaza etmeye baslayinca Bamberde dunyaca unlu bira sohreti ortaya cikar.
Bu arada bu tunellere keller denmeye ve biralara da kiler birasi demeye
baslarlar. Sonra da bu kilerlerin ustunde Kiler bahcesi denilen kafeler acilir.
Hacilar ve seyyahlar yanlarinda getirdikleri aziklari burada acar ve yer
altindan getirilen bira ile yemeye baslarlar. Bu gelenek halen surmektedir.
Yani bugün dahi kiler bahcelerine giderken yaniniza yemeginizi
goturebilirsiniz. Bu arada bu tuneller
zaman icerisinde farkli amaclar icin kullanilir. 2.dunya savasinda 15 bin
nufusa sahip Bamberg halkinin hepsi burada saklanabilmistir. Ayni anda Siemens
ve diger sirketler makinelerini tunellere tasiyip savas boyunca cephane ve
diger malzemeleri yer altinda uretmeye devam etmisler. Bugun oraya inerseniz
pasli makineleri, elektrik kablolarini ve curumeye yakin bira ve sarap ficilarini gorecek insanoglunun
yapabildiklerine ve yapmak zorunda kaldiklarina elbette cok sasiracaksiniz. Iki
dunya savasina katilan Almanlar savas ihtiyaclarinin verdigi zorunluluklarla
hem silah uretmis hem de teknoloji ve muhendislik becerilerini gelistirmisler.
Savaslarin sebep oldugu seylere bir bakin? Bamberg´in baska onemli yonleri de var.
Defalarca avrupa sampiyonu olan Basketbol takimini bilmeyen yoktur ancak kentin
en basarili oldugu spor basketbol degil su alti hokeyidir. Son 12 yilin
sampiyonu bamberg takimidir.
Bamberg sadece kanallardan guzel evlerden ve huzurdan olusmamaktadir.
Tarihte korkunc cadi yakma geleneginin siklikla yasandigi bir yerdir. Bu tarihi
gercek Bamberglilerden uzun yillar saklanmis. Hatta bu konuda konusmak bile yasaklanmis.
Almanlar ve Bambergliler tarihteki kara gunleri ve utanc eylemlerini hatirlama
ve onlarla yuzlesme becerisini ileri tarihte kazanmaya baslamislar. Cadilarin yakildigi
nehrin kenarina ozur mahiyetinde alevleri cagristiran bir anit yapilmis. Ve
ayni zamanda 2. Dunya savasi sirasinda bu kentin sakini oldurulen yahudilerin
isimleri, dogum ve olum tarihleri yasadiklari evin kaldirimlarina altin rengi
taslara yazilmis. Dunyanin her kenarindan buraya gelip bu isimlerden
akrabalarini bulan cok insan olmaktadir. Isimlerin plakalara yazilmasi butun
Almanya`da yayginlasan bir uygulama olmus. Sucluluk duygusu az da olsa
küllensin diye…
Bamberg Doga muzesi huzur vahasi denecek cok eski bir Barok mimarisi ile
yapilmis binada hayat bulmus. Müzenin yaraticisi egitimci ve Alman Katolik aydinlanma
hareketinin önderlerinden olan Würzburg-Bamberg Prens Piskoposu Franz Ludwig
Freiherr von Erthaldir. Burasi sikilmadan saatlerce vakit gecirebileceginiz bir
yer. Gösterisli bir eve benzeyen müzenin 17. Yüzyildan kalma ic tasarimi tarihi
bir gezi yaptiginizi hissettiriyor. Ici doldurulmus kuslar ve cesit cesit
yumurtalar belki de yüz yildir ayni sekilde burada durmaktadir. Bolgede cikan
dogal taslar incelikli bir sekilde sergileniyor. Müzede dolanirken kus, yumurta
ve yabani hayvanlarla goz goze geliyor ve canli imis gibi urperiyosunuz. Farkli
yerlere konumlandirilmis antika masalar ve sandalyeler müze icerisinde ev
havasini vermektedir. Almanlarin disiplinli yaklasimi, kayit gelenegi, sabri,
titizligi ve inadi ortaya olaganustu ve siradisi bir muze cikarmis. Muzeyi
gezerken kocaman penceresinden disari baktiginizda yüzlerce yillik universite
binasini, bina ile ayni yasta olabilecek gorkemli agaci ve altinda sessizligin
tadini cikaran sincap ve insanlari yana yana gorebilirsiniz. O
anda bahceye cikip yatasiniz gelir. Meditasyon alani gibi…
Bamberg`de
Üniversite…
Bamberg Üniversitesine
Erasmus yuksek lisans ogrencisi olarak alti ayligina geldim. Sehrin farkli
noktalarina sacilmis, hayatla ve sokakla beraber varligini devam ettiren
universite yabanci ogrencilerin ilgisini cok cekmektedir. Bu donem benimle
beraber 60 ulkeden ogrenci egitime basladi. Cok iyi programlanmis tanitim
toplantilari, geziler ve partiler ogrencilerin buraya alismalarini, dostluklar
kurmasini, farkli kültürleri ve elbette Almanyayi tanimasini sagliyor. Ilk
gunlerde hepimiz geldigimiz ulke ismi ile taninirken birkac gun sonra arkadasliklarimiz
ilerliyor ve ulke isimleri yerine insanlar isimleri ile cagrilmaya baslaniyor.
Onyarginin azaldigini gosteren ve herkesi insan olarak gorme egiliminin
guclendigini ortaya koyan bu durum insanlik icin umut duymanizi sagliyor.
Ozellikle dunyada bugun yasadigimiz turlu turlu catismalari goz onunde
bulundurursak… Bu sebeplerden dolayi seyahat ve ozellikle Erasmus ile farkli
bir kulturde farkli insanlarla birlikte yasamak dunya barisimiz icin cok onemli
bir sanstir. Ozerk universite sisteminin en ileri durumunun yasandigi Bambergde
merkezi uygulamalar yerine her hocanin kendi ders sistemini uygulandigi bir
tarz uygulaniyor. Merkezi sistemle belirlenen hemen hemen hicbir uygulama
bulunmamaktadir. Burada ögrenciler kendi
calismalarini, bürokratik islemlerini, fotokopi cekme dahil bircok isini
kendileri halletmek zorundalar. Özerk üniversite özerk ögrenciler istiyor. Universite
sistemini tanitan Thomas`in dedigi gibi; “Burada size kimse yardim etmeyecek. Herseyden
siz sorumlusunuz”. Sanirim Almanlarda gorulen ozguven ve motivasyonda evde ve
anaokulunda baslayan ve sorumlulugu cocuga verme geleneginin cok buyuk etkisi
var. Bu arada üniversitenin yeni gelen ögrenciler icin yaptigi rehberli
tanitim, gezi ve eglenceleri de söylemek lazim. Bunun yaninda henüz ülkemizdeyken
her birimize tahsis edilen rehber ögrenciler 6 ay boyunca islerimizi cok
kolaylastirdilar. Belediye ise gelir gelmez bize hosgeldin baabinda 50 Avroluk
alisveris ceki hediye etti.
Kütüphaneler…
73 bin nüfuslu kücük
kentte üniversitenin her mahalleye yayilmis dört kütüphanenesi bulunmaktadir. Belediyenin
ve eyaletin cok büyük kütüphanelerini de katarsan Bamberg bir kütüphaneler
kentidir diyebilirsiniz. Kimi kütüphane nehrin kenarina kurulmus, su, ördek ve
masalimsi tarihi bina manzarasina sahiptir. Bu bastan cikarici müze
kosullarinda ders calismak zor olsa da ögrenciler burayi bos
birakmamaktadirlar. Kütüphanede istediginiz kitap yoksa ya baska kütüphaneden
getirtilir ya da sizin icin satin alinir. Makale yazmanin cogu zaman sinav
yerine gectigi bu sistemde ögrenciler kütüphanelerde yasiyormus gibi iclerinde
uzun süre kaliyorlar. Yalin ayak, ici icecek, meyve ve kitap dolu sepetleriyle
salonlarda ders calisan ögrenciler…
Baska
bir Ülkede bir Aile ile Yasamak
Bir insan baska bir
ulkede ve hic tanimadigi bir evde ilk gece huzurlu ve mutlu uyuyabilir mi? Eger Birgit ve Martin gibi insanlarin evinde iseniz evet
uyuyabilirsiniz. Biyoloji ve Almanca ogretmeni Birgit koroda klarnet caliyor,
yardim kampanyalari yurutuyor, Suriyeli bir aileye Almanca ogretmek ve
uyumlarini kolaylastirmak icin gonullu bir sekilde evlerini ziyaret ediyor ve
tum Bambergliler gibi her kosulda bisikleti ile bir yerden bir yere gidiyor. Hava
durumunun hic bir onemi yok. Martin ise bir biyolog. Cevre hareketinde aktif
gorevler aliyor. Ispanyolca ogreniyor. Bahceli ve somineli bir evde yasayan
ailenin en guzel yonleri ise dusuncelerine gore yasamaya calismalari. Evde
cevre dostu Bio urunler kullaniliyor, copler ciddi bir sekilde ayristiriliyor, plastic
en asgari düzeyde kullaniliyor, ikinci el esyalar satin aliyor ve gereksiz
tuketim yapilmiyor. Bu konuda o kadar ileri gitmisler ki evde yapilan yemekler
bes gun gecse de dokulmuyor. Bu sevimli ve evren dostu aile ile kulturlerarasi
baris organizasyonu Servas (www.servas.org) araciligi ile baglanti kurdum ve beni
evlerine kabul ettiler. Onlar ve ve dostlari ile yaptigimiz dunya gundemi,
dinler, cevre sorunlari ve kulturler hakkinda muhabetlerin keyfi ve zenginligi
o kadar buyuk ki… Simdi bizim memleketin mutfagi ile Alman mutfagini ayni
zamanda Turkiyeden getirdigim tohumlarla buranin topragini bulusturmaya
basladim. Ilk sonuclar harika… Antakya`nin Zeytin yagi, nar eksisi, salcalar,
kekik ve turlu turlu baharatlar buradaki yemeklere hos bir tat katti. Kumlu
topraga ektigim rokalar maydanozlar ve turplar Alman patateslerinin yaninda simdiden
filizlendi. Yeni topraklarini garipsemediler sanki…
Sorunu olmayan kent
yoktur. Ancak bazi kentler ustaliklarini gostermis. Beraber ve birbirini sik
bogaz etmeden yasamanin yolunu bulmuslar.
Insanlar nazik, mutlu, huzurlu gorunuyor ve eglenmek icin, festival
yapmak icin kolay bahane buluyorlarsa bu kent buyuk problemlerini asmis
demiktir. Belki bu yuzden en zor isi yapanlar dahil tum calisanlarin yuzlerinde
tebessum ve isini ciddiyetle yapma tavri var. Bamberg oyle bir kent iste… Bamberg mutlu ve yasli bir
kent.
ev sahibi-host family :)
Bamberg
ev sahibi-host family :)
Bamberg
Erasmus team
Anja&Norbert
ev hayvani mezarligi-pets cemetary
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder