29 Temmuz 2012 Pazar

Dünyayı Kucaklama Ütopyası; Bizimle Yaşayın Bizimle Paylaşın


                       Aslı abla; “Kanada’dan bir genç kadın, Maya, bizimle beraber yaşıyor. Evimizin avlusunda asma ağacının altında bizle beraber yemek yiyor, bizim düğünlerimizi, geleneklerimizi, yemeklerimizi ve şarkılarımızı soruyor. Ha birde birbirimizin dillerinden en güzel kelimeleri öğreniyoruz. Her gün akşam serinliğinde avluda toplaşıyoruz. Muhabbetimiz gece boyunca devam ediyor. Sen de gelsene bu akşam” diyerek davet ediyor sokakta karşılaştığı Cemile arkadaşını. Aslı’nın çocukları ile yaşadığı bu özel deneyimi Antakya’nın Ekinci (Aydiy) köyünde her yaz birçok aile yaşıyor. Nasıl mı?  Servas Bizimle Yaşayın Bizimle Paylaşın Çocuk Programı kapsamında yurt içi ve dışından gönüllüler köye geliyor ve belli bir süre ailelerle beraber yaşayıp günün serin saatlerinde çocuklara farklı alanlarda dersler veriyorlar. Servas bu sene bu programın dördüncüsünü düzenledi.
                   Peki Servas nedir? Servas 1949 yılında kurulmuş dünya çapında 30 bin üyesi olan bir barış ve dostluk organizasyonu. Üyeler dünyanın her yerinde birbirlerinin evlerinde kalıp kültürel etkileşim içine giriyor ve dostluk duyguları geliştiriyorlar. Önyargıları varsa onlarla yüzleşip yerlerine birinci elden gerçek bilgiler koyuyorlar. Servas’ın fikir babası Bob Luitweiler 2. Dünya savaşından sonra şu inançtan hareketle bu çatıya ilk çivileri çakmış. “İnsanlar birbirlerinin evlerinde kalırlarsa aralarında içten bir yakınlaşma olacak. Böylece ülkeler birbirleri ile savaşmak istemeyecekler.” Bob, belki bu örgüt ile dünyada savaşları durduramadı ancak yeryüzünde milyonlarca dostluğun filizlenmesine sebep oldu. Servas üyelerinin hayal bile edemeyecekleri ülkelerde yerel insanlarla beraber yaşayabildikleri yuvalar edinmelerini sağladı.
         Servas kurucusunun dünya kardeşliğini ve sınırsız bir dünyayı hayal eden düşüncesini takip ederek biz de Servas Türkiye olarak Suriye sınırına 45 km mesafede üzerimizde savaş uçaklarının sesleri eşliğinde halka bütünleşen ve gelenekselleşen çocuk programını coşku ile gerçekleştirdik. Her gün sabah ve akşamüzerleri ortalık serinken bahçede dut ağaçlarının ve asma çardaklarının altında toplanıp dünyanın sevimli danslarını ve oyunlarını oynadık. Her biri barış sevdalısı biz gönüllüler etkinliklere katılan yaklaşık 60 çocuk ve ailesi ile barışı, beraber yaşamı ve tüm canlıları kendimiz kadar sevmeyi konuştuk. Suriye’de ve dünyanın bütün coğrafyalarında insanlarla ırk, din, dil, cinsiyet ayırımı yapmadan nefretsiz ilişkiler kurulabileceğini, sınırların kalemle çizildiğini ve aslında istenirse silgi ile silinebileceklerini tartıştık ve bunlara inandık. 12 gün boyunca şenlik havasına dönen köyde Rusya, İsviçre, Kanada ve yerelden katılan gönüllülerle evlerimizi, hikayelerimizi, şarkılarımızı, şakalarımızı ve kıyafetlerimizi paylaşarak insanoğlunun en saf hallerini yaşadık. Arap kökenli Maya her sabah gülen yüzü, İngilizce ve Arapça’dan seçtiği en sevimli sözcükleri ile çocukların oyun, sağlıklı çevre, yemek, eğitim, sevgi ve çalışmama hakkını anlattı. Sonra çocuklar hayal güçlerini kullanarak bu konularla ilgili resimler çizdiler, onları duvarlara astılar. Büyükler de yüzlerinde tebessümlerle bunları izleyip mesajları aldılar. 64 yaşındaki genç kadın Martine duygularımızı anlatmak için bazen sadece vücudumuzu kullanmanın yeterli olacağını çocuklara Pandomim ve maske yaptırarak öğretti. Köyün sokakları, bahçeleri ve meydanları bir süreliğine sahneye döndü. Çocuklar da oyuncuya... Christina danslar ve yaratıcı oyunlarla çocukların çocuk olma hakkını sonuna kadar kullanmalarını sağladı. Minik bedenler her gün  üşenmeden sabahın erken saatlerinde etkinlik alanı olan bahçeye geldiler. Bahçe sahibi Huriye teyze sebzeleri sularken çocuklarla muhabbet etti çocuklar da salatalık, domates ve çileklerin tatlarını baktılar sık sık. Üçüz çocukları etkinliklere her sene katılan Serap çocukların programa katılma aşkını şöyle özetliyordu; “Okul zamanı çocukları okula gitmeleri için zorla kaldırırım. Ancak bu etkinlikler başlayınca yaz olmasına rağmen üçü de kendi kendilerine kalkıyorlar. Kahvaltı bile etmeden “Servas’a gidiyoruz” deyip evden fırlıyorlar. Christina sadece çocuklarla değil yetişkinlerle de verimli zamanlar geçirdi. Sabah 06’da uyanıp spor yapmak isteyen abla ve ağabeylerle beraber doğa yürüyüşlerine çıktı. Sanata ve edebiyata çok yatkın olan köyün minikleri gönüllü Türkçe öğretmeni Ferdus ve İsa ile şiir dünyasını keşfettiler. Arka planda Uygar gitarı ile insan sesini ve şiirleri tamamladı. Matematiğin zor olmadığını aksine eğlenceli olabileceğini çocuklara Uğur yaşattı. Akan arkadaş köyü müzisyenler köyü haline getirmekte kararlı. Onlarca çocuk gitar, bağlama, piyano ve perküsyon çalmanın hazzını yaşadılar. Cırcır böceklerinin sesleri ve avluda  dolanan tavukların eşliğinde film gösterimleri yaptı. Beyaz perdemiz kirece boyanan bahçe duvarı. Çocuklar yere serilen hasırlar üzerinde filmlerle beraber yolculuklar yaptılar, hayallere daldılar. Ancak çoğu zaman yolculuklar bitmeden günün yorgunluğu ile uykuya daldılar. Ve anne babalarının sırtında eve yollandılar. Selen sıklıkla tercüme yaptı ve işleri çokça kolaylaştırdı. Lise çağında böyle bir organizasyona katılarak uluslar arası deneyime ilk adımını atmış oldu. Servas barış sekreteri olarak çocuklar benimle beraber Servas’ı, barış kelimesini birkaç dilde söylemeyi ve yazmayı, birkaç dilde sayı saymayı, ayrımcılık yapmamayı ve farklılıklara saygı duymayı farklı etkinliklerle öğrendiler. Çevredeki atık maddeleri geri dönüştürme için gösterdiğim birkaç teknik onları oldukça şaşırttı. Kola şişesine baş aşağı biber ve domates ekmeği sonra da onu bir ağaç dalına asmayı öğrendiler.
Gönüllüler birkaç günde bir aile değiştirdiler. Her aile ile öbek öbek ilişkiler kurdular. Ayrılışta sevinç dolu gözyaşları aktı. Diller tam bilinmese de vücutlar sevgilerini ifade etmede sıkıntı çekmedi. Tek bir şeyden şikayet ettiler; ailelerin Arapça dilinde sürekli “Kili kili” yani “Ye Ye” diyerek onlara çok yedirmeye çalışmaları. Sokaklardan geçerken köylülerin kahve davetleri kısa süreli ama etkisi uzun sürecek paylaşımların yolunu açtı. Gönüllüler Antakya gezileri ile bu topraklardaki çok kültürlülüğün, farklılıklarla beraber yaşamın ve ortak yeni olmadığını Antakya evlerini, tarihi mekanları, çarşıları gezerken ve aynı mahalledeki camileri, Alevi türbelerini ve kiliseleri ziyaret ederken yaşayarak gördüler.
Servas’ın Bizimle Yaşayın Bizimle Paylaşın programının dördüncü yılında çocukların yerelden evrensele doğru hayallerinin boyları ile beraber nasıl büyüdüğünü gördüm. Hayretler ettim. Dünyaya karşı merakları artan çocuklar artık yabancı dil öğrenip dünyanın farklı yerlerine gezme planları yapıyor, ülke içinde ve yurt dışında barış aktivitelerine ve gönüllü çalışmalara katılmak istiyorlar.
                     12 günün sonunda ayrılık vakti geldi çattı. Gönüllüler gelecek yaz buluşmak üzere dolu yürekler, gözler, yeni fikirler, anlatacak hikayeler ve güçlü kardeşlik duyguları ile köyden ayrıldılar. Bundan sonra Ekinci, Antakya ve Türkiye, yüreklerinde çok canlı tutulacak ve gidilen her yerde anlatılacak. Internet, çocukların gönüllüler ile yıl boyu etkileşim kurmalarını sağlayacak ve bu sayede özlemler azaltılacak. Yani büyüme ve paylaşım devam edecek. Çocuklar ve biz gönüllüler için dünyadaki bütün insanlar bize yabancı değil henüz tanışmadığımız dostlarımız olarak kabul edilecek. Bu program ile hayal ettiğimiz Dünyayı kucaklama ütopyası uzun bir adım daha yol aldı. Bu ütopyayı gerçeğe daha da yakınlaştıracak haber etkinliklerin son gününde bize ulaştı. Aynı program gelecek sene Servas Brezilya ve Portekiz’de de uygulanmak isteniyor. Kim bilir belki yardıma gideriz.  Ütopyamız için.

Mehmet Ateş
Servas Türkiye Barış Sekreteri
www.servasturkiye.org
www.servas.org
http://www.facebook.com/groups/95345139652/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder