3 Eylül 2012 Pazartesi

Antakya Halkı Mültecilere Karşı Değildir


  1. Antakya halkı mültecilere değil onlarla beraber yaşayan ve Alevi-Hıristiyan-Laik nefreti ile dolu “savaşçılara” karşıdır. İster komplo ister propaganda değin muhalif savaşçıların mülteci kamplarını, Antakya ve çevresini üs olarak kullandıklarını ve oralarda eğitim aldıklarını inkar edemezsiniz. Bu savaşçıların sınırı geçip sadece Suriye askerler ile savaşmadıklarını Alevi sivilleri de katlettiklerini bilmek istemiyorsunuz. Çünkü bu şekilde orada öldürülen tanıdık ya da akrabanız olmadı.
  2. Antakya halkı mültecilere karşı değildir. Öyle olsa idi Kenan Evren tarafından 1982 yılında Antakya’ya yerleştirilen ve şimdiki Suriye mültecilerinden daha muhafazakar olan (Şakallı, çarşaflı, yerel kıyafetli) bu insanlara ciddi bir tepki olurdu. Evren’in amacının Antakya içindeki Alevi nüfusu dengelemek olduğunun bilinmesine rağmen Afgan göçmenler kısa sürede yerel halkla kaynaşbildi. Üstelik, yerel halkın sahip olmadığı imkanlar sunuldu. Mesela mülteciler için verimli amik ovasında bir kasaba inşa edildi ve her aileye hayvan yardımı yapıldı.
  3. Antakya halkı mültecilere karşı değildir. Antakya’da 1 Eylüldeki mitingin ana teması Mültecileri protesto etmek değil Suriye ile savaşa Hayır demek içindi.
Antakya halkı mültecilere karşı değildir. Keşke mesele sadece bir mülteci sorunu olsa. Zor durumda olan, evlerini, ortamlarını, işlerini ve huzurlarını kaybeden insanlara yardım etmek insan olmanın gereğidir. Memleketini çoluk çocuk ile beraber kim terk edip gitmek ister ki? Sadece bir mülteci sorunu olsa idi emin olun her kesimden Antakyalı kendi imkanları ile mültecilere yiyecek, kıyafet, barınma ve diğer yardımları ulaştırırdı. Onlardan nefret etmek olacak şey mi? 
Ancak gelin görün ki hikaye gerçekten o kadar basit değil. Maalesef hikayenin büyüklüğü içerisinde masum mülteciler arada kaynayıp gidiyorlar. 

mehmet ates

2 Eylül 2012 Pazar

Antakya’da Neler Oluyor? Antakyalılar korkuyorlar? Peki Neden Korkuyorlar?



Antakya insanları yüzlerce yıldır farklı kültürlerle yaşadıkları sorunsuz ve saygıya dayalı hayatı kaybetmekten korkuyor.
Antakya’daki barış ikliminin bozulmasından korkuyorlar.
Mezhep savaşından komşuları ile birbirlerine düşürülmekten korkuyorlar.
Esad’ın devirmek isteyenlerin amaçlarının demokrasi getirmek olmadığını, iktidarı ele geçirip Alevileri, Hıristiyanları, Dürzileri ve laikleri baskı altına almak daha doğrusu yok etmek istedikleri için korkuyorlar.
Krallıkla yönetilen Katar ve Suudi Arabistan’ın arkasında olduğu yeni bir Suriye iktidarında demokrasinin ileri değil geri gidecek olmasından korkuyorlar. Sık sık Irak örneğini veriyorlar.
Mezhepsel ve etnik özgürlüklerden çok Evrensel demokrasi ve insan haklarını benimsemiş Antakya halklarının Suriye muhalefetinin iktidara gelmesi durumunda bu haklardan çok uzağa düşmekten ve hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda kalmaktan korkuyorlar.
Savaşla barışın gelemeyeceğini bildiklerinden savaşın her an başlamasından korkuyorlar.
Hür Suriye Ordusu mensuplarının dünyanın radikal dinci savaşçılarını içinde toplayarak ve arkalarında hükümetin ve yerel yöneticilerin desteğini de alarak şehirde boy göstermeleri insanları korkutuyor.
Suriye’deki şiddet ortamından kaçan sivil mültecilere karşı olmadıklarını ancak aralarına karışan silahlı kişilerin kentin güvenliğini ciddi bir şekilde tehdit ettiklerini için onlardan korkuyorlar.
Alevi olmalarından dolayı Tayyip Erdoğan hükümetinin yani kendi devletlerinin onları sahipsiz bırakıp Suriyeli muhaliflere arka çıktığını ve böyle devam ederse kendilerini korumak için zamanla silahlanmak zorunda kalmaktan korkuyorlar. Annem korkuyor, ablam korkuyor, komşular korkuyor, Sunni Antakyalı, Hıristiyan Arap, Ermeni de korkuyor.

Antakyalılar sadece korkmuyorlar aynı zamanda insan haklarına temelinde Sünniler başta olmak üzere Suriye’de yaşayan bütün kesimlerin özgürlüklerini yaşamalarını, çatışmaların bitmesini ve bütün tarafların da dahil olacakları daha demokratik sisteme geçilmesini öneriyorlar. Bu yüzden Esad'a geçiş için daha fazla zaman tanımak gerektiğini düşünüyorlar. Antakyalılar savaş istemiyor. Dün 1 Eylül Barış Gününde bu korkuları ve özlemleri haykırmak için sokağa dökülen Antakyalılardan bir gencin konuşması her şeyi anlatıyordu. “Hatay’daki Alevileri katletmek istiyorlar. Biz bunlara Hayır diyoruz. Burada halk iç içe. Sunnisi ile Alevisi ile Kürdü ile, Hıristiyan’ı ile iç içe yaşıyoruz. Biz kavga istemiyoruz. Savaş istemiyoruz”.

Mehmet Ateş
Servas Türkiye Barış Sekreteri