2 Ocak 2019 Çarşamba

Erasmus Almanya Günlügü, 1


Erasmus Almanya Günlügü, 1
Cok sevdigin bir kentte yasamanin bir sakincasi vardir. Yeni kentler kesfetmen icin yola cikmana izin vermez. Izmirden Almayanin Bamberg kentine gelirken ucakta aklimda bu dusunce dolaniyordu. Izmirle ve hatta diger sevgili Antakya ile kavga ede ede yola ciktim. „Sizi biraz unutmak istiyorum. Izin verin baska kentleri de seveyim“ dedim. Sonunda gonulsuzce beni saldilar. Cok eski binlarindan arasindan coskun akan bir nehir ve kanalin bulustugu yere geldim. Sanki az sonra köpruden ve evlerin arasindan rahipler, kesisler, dilenciler ve at arabalari gececekmis gibi his veren Ortacagdan kalma bir kentte idim. UNESCO korumasinda ama ondan onemlisi yuzyillardir halkin korumasinda vaatleri yüksek olan az nüfuslu bir sehir. Istanbul gibi 7 tepe uzerine kurulu Bambergin etrafi orman, düzlük, minik vadiler ve tarlalarla cevrili. Kent insanlari atalarinin evlerinde, sokaginda, kiler kafelerinde, meydanlarinda yasamaya, bira yapmaya ve calismaya devam ediyorlar. Insanlar ve kent tarihi icin ne kadar degerli bir gelenek. Olusan bilgi, kultur, tecrube, degisim ve uzucu olaylar kentin ve insanlarin belleginde bu sayede koruma altinda tutuluyor. Boylece her defasinda yeniden denemek ve kurmak zorunda kalmiyorlar gecmislerini ve geleceklerini… Bilgide ve gelisimde kesinti olusmuyor. Ve bu durum kente saygiyi ve onu korumayi beraberinde getiriyor.  
Bamberg Nazi Almanyasinin bombalarina cok az maruz kalmis ve iste bu yuzden kent eski binlari ile gecmiste yasiyor gibi gorunuyor. Venedik gibi suya komsu evleri ile hayat bir dere gibi sakin ve huzurlu akiyor. Bamberg, katedrali ve bircok gorkemli kilisesi ile ilginc bir kurulus hikayesine sahip. Siradan bir kizla evlenmenin cok garip karilandigi eski caglarda kral 2. Henri tum karsi cikmalara ragmen yolda karsilastigi guzel bir kizla evlenir. Ancak asik ciftin hayat boyu cocuklari olmaz. Henri oldukten sonra ona dua edecek cocuklari olmayacagindan ve boylece cennete gidemeyecegi korkusu ile Bambergde buyuk bir katedral yapmaya ve kesisleri buraya toplamaya karar verir. Bu sayede arkasindan mezari basinda ona dua edecek din adamlarini saglamis olacakti. 2. Henri ayni zamanda Bambergi yine 7 tepe uzerinde kurulu olan 2. Roma gibi yapmak istiyordu. Yani Katoliklerin 2. dini merkezi. Yillar suren inancli mucadele sonunda bunu basarir. Manastir gibi dini merkezler kurar. Zaman icerisinde bu dini cogu hiristiyan ulkede oldugu gibi Bamberg universitesi dogar. Bu arada Bambergde kesislerin ve inananlarin besin ihtiyacini giderecek isli biralar uretilmeye baslanir. Bu biralar Paskalya oncesinde tutulan oruc zamaninda daha da fazla tuketilmeye baslanir. Zira oruc zamani kati olan yani isirilarak hicbirsey yenmemektedir.
Bamberg kenti kumlu topraklar uzerinde kurulmus. Insanlar ortacagdan itibaren kumu temizlik islerinde kullanmak üzere kaziyarak cikarmaya baslar.  Zaman icerisinde 7 tepenin altinda 30 km bulan karinca yuvasi seklinde tuneller olusur. Sonra bu tunellerde bira yapip onu muhafaza etmeye baslayinca Bamberde dunyaca unlu bira sohreti ortaya cikar. Bu arada bu tunellere keller denmeye ve biralara da kiler birasi demeye baslarlar. Sonra da bu kilerlerin ustunde Kiler bahcesi denilen kafeler acilir. Hacilar ve seyyahlar yanlarinda getirdikleri aziklari burada acar ve yer altindan getirilen bira ile yemeye baslarlar. Bu gelenek halen surmektedir. Yani bugün dahi kiler bahcelerine giderken yaniniza yemeginizi goturebilirsiniz.  Bu arada bu tuneller zaman icerisinde farkli amaclar icin kullanilir. 2.dunya savasinda 15 bin nufusa sahip Bamberg halkinin hepsi burada saklanabilmistir. Ayni anda Siemens ve diger sirketler makinelerini tunellere tasiyip savas boyunca cephane ve diger malzemeleri yer altinda uretmeye devam etmisler. Bugun oraya inerseniz pasli makineleri, elektrik kablolarini ve curumeye yakin  bira ve sarap ficilarini gorecek insanoglunun yapabildiklerine ve yapmak zorunda kaldiklarina elbette cok sasiracaksiniz. Iki dunya savasina katilan Almanlar savas ihtiyaclarinin verdigi zorunluluklarla hem silah uretmis hem de teknoloji ve muhendislik becerilerini gelistirmisler. Savaslarin sebep oldugu seylere bir bakin? Bamberg´in baska onemli yonleri de var. Defalarca avrupa sampiyonu olan Basketbol takimini bilmeyen yoktur ancak kentin en basarili oldugu spor basketbol degil su alti hokeyidir. Son 12 yilin sampiyonu bamberg takimidir.
Bamberg sadece kanallardan guzel evlerden ve huzurdan olusmamaktadir. Tarihte korkunc cadi yakma geleneginin siklikla yasandigi bir yerdir. Bu tarihi gercek Bamberglilerden uzun yillar saklanmis. Hatta bu konuda konusmak bile yasaklanmis. Almanlar ve Bambergliler tarihteki kara gunleri ve utanc eylemlerini hatirlama ve onlarla yuzlesme becerisini ileri tarihte kazanmaya baslamislar. Cadilarin yakildigi nehrin kenarina ozur mahiyetinde alevleri cagristiran bir anit yapilmis. Ve ayni zamanda 2. Dunya savasi sirasinda bu kentin sakini oldurulen yahudilerin isimleri, dogum ve olum tarihleri yasadiklari evin kaldirimlarina altin rengi taslara yazilmis. Dunyanin her kenarindan buraya gelip bu isimlerden akrabalarini bulan cok insan olmaktadir. Isimlerin plakalara yazilmasi butun Almanya`da yayginlasan bir uygulama olmus. Sucluluk duygusu az da olsa küllensin diye…
Bamberg Doga muzesi huzur vahasi denecek cok eski bir Barok mimarisi ile yapilmis binada hayat bulmus. Müzenin yaraticisi egitimci ve Alman Katolik aydinlanma hareketinin önderlerinden olan Würzburg-Bamberg Prens Piskoposu Franz Ludwig Freiherr von Erthaldir. Burasi sikilmadan saatlerce vakit gecirebileceginiz bir yer. Gösterisli bir eve benzeyen müzenin 17. Yüzyildan kalma ic tasarimi tarihi bir gezi yaptiginizi hissettiriyor. Ici doldurulmus kuslar ve cesit cesit yumurtalar belki de yüz yildir ayni sekilde burada durmaktadir. Bolgede cikan dogal taslar incelikli bir sekilde sergileniyor. Müzede dolanirken kus, yumurta ve yabani hayvanlarla goz goze geliyor ve canli imis gibi urperiyosunuz. Farkli yerlere konumlandirilmis antika masalar ve sandalyeler müze icerisinde ev havasini vermektedir. Almanlarin disiplinli yaklasimi, kayit gelenegi, sabri, titizligi ve inadi ortaya olaganustu ve siradisi bir muze cikarmis. Muzeyi gezerken kocaman penceresinden disari baktiginizda yüzlerce yillik universite binasini, bina ile ayni yasta olabilecek gorkemli agaci ve altinda sessizligin tadini cikaran sincap ve insanlari yana yana gorebilirsiniz. O anda bahceye cikip yatasiniz gelir. Meditasyon alani gibi…
Bamberg`de Üniversite…
Bamberg Üniversitesine Erasmus yuksek lisans ogrencisi olarak alti ayligina geldim. Sehrin farkli noktalarina sacilmis, hayatla ve sokakla beraber varligini devam ettiren universite yabanci ogrencilerin ilgisini cok cekmektedir. Bu donem benimle beraber 60 ulkeden ogrenci egitime basladi. Cok iyi programlanmis tanitim toplantilari, geziler ve partiler ogrencilerin buraya alismalarini, dostluklar kurmasini, farkli kültürleri ve elbette Almanyayi tanimasini sagliyor. Ilk gunlerde hepimiz geldigimiz ulke ismi ile taninirken birkac gun sonra arkadasliklarimiz ilerliyor ve ulke isimleri yerine insanlar isimleri ile cagrilmaya baslaniyor. Onyarginin azaldigini gosteren ve herkesi insan olarak gorme egiliminin guclendigini ortaya koyan bu durum insanlik icin umut duymanizi sagliyor. Ozellikle dunyada bugun yasadigimiz turlu turlu catismalari goz onunde bulundurursak… Bu sebeplerden dolayi seyahat ve ozellikle Erasmus ile farkli bir kulturde farkli insanlarla birlikte yasamak dunya barisimiz icin cok onemli bir sanstir. Ozerk universite sisteminin en ileri durumunun yasandigi Bambergde merkezi uygulamalar yerine her hocanin kendi ders sistemini uygulandigi bir tarz uygulaniyor. Merkezi sistemle belirlenen hemen hemen hicbir uygulama bulunmamaktadir.  Burada ögrenciler kendi calismalarini, bürokratik islemlerini, fotokopi cekme dahil bircok isini kendileri halletmek zorundalar. Özerk üniversite özerk ögrenciler istiyor. Universite sistemini tanitan Thomas`in dedigi gibi; “Burada size kimse yardim etmeyecek. Herseyden siz sorumlusunuz”. Sanirim Almanlarda gorulen ozguven ve motivasyonda evde ve anaokulunda baslayan ve sorumlulugu cocuga verme geleneginin cok buyuk etkisi var. Bu arada üniversitenin yeni gelen ögrenciler icin yaptigi rehberli tanitim, gezi ve eglenceleri de söylemek lazim. Bunun yaninda henüz ülkemizdeyken her birimize tahsis edilen rehber ögrenciler 6 ay boyunca islerimizi cok kolaylastirdilar. Belediye ise gelir gelmez bize hosgeldin baabinda 50 Avroluk alisveris ceki hediye etti.
Kütüphaneler…
73 bin nüfuslu kücük kentte üniversitenin her mahalleye yayilmis dört kütüphanenesi bulunmaktadir. Belediyenin ve eyaletin cok büyük kütüphanelerini de katarsan Bamberg bir kütüphaneler kentidir diyebilirsiniz. Kimi kütüphane nehrin kenarina kurulmus, su, ördek ve masalimsi tarihi bina manzarasina sahiptir. Bu bastan cikarici müze kosullarinda ders calismak zor olsa da ögrenciler burayi bos birakmamaktadirlar. Kütüphanede istediginiz kitap yoksa ya baska kütüphaneden getirtilir ya da sizin icin satin alinir. Makale yazmanin cogu zaman sinav yerine gectigi bu sistemde ögrenciler kütüphanelerde yasiyormus gibi iclerinde uzun süre kaliyorlar. Yalin ayak, ici icecek, meyve ve kitap dolu sepetleriyle salonlarda ders calisan ögrenciler…
Baska bir Ülkede bir Aile ile Yasamak
Bir insan baska bir ulkede ve hic tanimadigi bir evde ilk gece huzurlu ve mutlu uyuyabilir mi? Eger Birgit ve Martin gibi insanlarin evinde iseniz evet uyuyabilirsiniz. Biyoloji ve Almanca ogretmeni Birgit koroda klarnet caliyor, yardim kampanyalari yurutuyor, Suriyeli bir aileye Almanca ogretmek ve uyumlarini kolaylastirmak icin gonullu bir sekilde evlerini ziyaret ediyor ve tum Bambergliler gibi her kosulda bisikleti ile bir yerden bir yere gidiyor. Hava durumunun hic bir onemi yok. Martin ise bir biyolog. Cevre hareketinde aktif gorevler aliyor. Ispanyolca ogreniyor. Bahceli ve somineli bir evde yasayan ailenin en guzel yonleri ise dusuncelerine gore yasamaya calismalari. Evde cevre dostu Bio urunler kullaniliyor, copler ciddi bir sekilde ayristiriliyor, plastic en asgari düzeyde kullaniliyor, ikinci el esyalar satin aliyor ve gereksiz tuketim yapilmiyor. Bu konuda o kadar ileri gitmisler ki evde yapilan yemekler bes gun gecse de dokulmuyor. Bu sevimli ve evren dostu aile ile kulturlerarasi baris organizasyonu Servas (www.servas.org) araciligi ile baglanti kurdum ve beni evlerine kabul ettiler. Onlar ve ve dostlari ile yaptigimiz dunya gundemi, dinler, cevre sorunlari ve kulturler hakkinda muhabetlerin keyfi ve zenginligi o kadar buyuk ki… Simdi bizim memleketin mutfagi ile Alman mutfagini ayni zamanda Turkiyeden getirdigim tohumlarla buranin topragini bulusturmaya basladim. Ilk sonuclar harika… Antakya`nin Zeytin yagi, nar eksisi, salcalar, kekik ve turlu turlu baharatlar buradaki yemeklere hos bir tat katti. Kumlu topraga ektigim rokalar maydanozlar ve turplar Alman patateslerinin yaninda simdiden filizlendi. Yeni topraklarini garipsemediler sanki…
Sorunu olmayan kent yoktur. Ancak bazi kentler ustaliklarini gostermis. Beraber ve birbirini sik bogaz etmeden yasamanin yolunu bulmuslar.  Insanlar nazik, mutlu, huzurlu gorunuyor ve eglenmek icin, festival yapmak icin kolay bahane buluyorlarsa bu kent buyuk problemlerini asmis demiktir. Belki bu yuzden en zor isi yapanlar dahil tum calisanlarin yuzlerinde tebessum ve isini ciddiyetle yapma tavri var. Bamberg oyle bir kent iste… Bamberg mutlu ve yasli bir kent.  



                                           ev sahibi-host family :)

                                    Bamberg
Erasmus team



                                         Anja&Norbert
                                         ev hayvani mezarligi-pets cemetary






































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder