23 Ağustos 2018 Perşembe

Siradisi Hayatlar; Belcika`dan Türkiye`ye TIR kamyonu Yolculugu (2. Gün)- Unusual Lives; Trip from Belgium to Turkey by Truck


2. Gün
Sürekli yolda olmak… Ilginc…
TIR kamyoncularinin en büyük kabuslarindan birisi stau yani trafik sikisikligi. Bu durum
gecikmelere ve dinlenme kamplarina gec ulasmalarina sebep olmaktadir. Bu yüzden soförler sürekli iletisim halinde birbirlerine yol bilgisi vermektedirler. Bu sirada sakalar, muhabbetler ve dertlesmeler de eksik olmuyor. Almanya icerisinde siki kontroller var. Cagdas; „Ama Almanlar hata bulmaya calismaz, hatta ufak tefek eksikleri görmezden gelirler. Rüsvet asla kabul etmezler“ diyor.
Cek cumhuriyeti sinirinda kamyon dinleme istasyonundayiz. Aksam karanligi cöküyor. Soförler yorgun. Bu gece konaklama burada gerceklesecek. Antakyali TIR soförlerinin cogunluklukta
oldugu bu sektörde Arapca ve Türkce en cok duyulan diller. Etrafta dolanan diger diller ise Sirpca, Macarca, Romence, Cekce, Slovakca ve Bulgarcadir.  Türkiyedeki herhangi bir kamyon dinlenme tesisinde oldugu gibi salas görüntülerle karsilasiyoruz. Cay icenler, aileleri ile görüntülü konusup özlem giderenler, kamyonlarina su dolduranlar, uyuklayanlar ve ayaküstü muhabbet edenler… Burasi bir tiyatro sahnesini andiriyor. Ve bu sahnede her gün benzer bir oyun yani bir yasam sahnelenmektedir. Bu istasyonda Alman hükumeti gümrük ofisi acmis. Soförler dinlenip yemek yerken ayni zamanda gümrük islemlerini yapiyorlar.  
Yemek yapma isine girisiyoruz. Her kamyoncu gibi aracin yan tarafina monte edilmis Sandik (Mutfak) aciliyor ve gerekli malzemeler cikariliyor. Taburelere cömüyoruz. Tüpler yaniyor, salatalar, pilavlar yapiliyor, kavunlar kesiliyor ve peynirler dograniyor. Bu sirada köyde yasiyormusuz gibi komsularin kimisi tuz istiyor, kimisi baharat, kimi ise biber ya da maydanos. Sürekli bir dayanisma ve degis tokus hali… Yemegin ortasinda Cagdasin arkadaslari Ahmet ve Semih ellerinde raki ve peynirle cikageliyorler. Sanki misafirlige gelmisler gibi. Ibin 3amme (Kuzen) Zekai`nin Belcika`da hediye
ettigi kendi yapimi sarabi da aciyoruz. Selda`nin bol sarimsakli enfes Ebu Gannucu de eslik ediyor bize. Aksam yemegi cilingir sofrasi muhabbetine dönüsüyor. Komsu Sirp Stefan arkadaslara sarilip Merhaba diyor ve bize katiliyor. Kamyonlar arasinda taburelere oturmus yemek yerken mizah yüklü anilar, hikayaler ve fikralar gecenin karanliginda yayiliyor. Elbette burada en fazla anlatilan erotic hikayeler… Elbette benzer sesler sadece bizden cikmiyordu. Ahmet; “Stres atiyoruz. Gülmesek, her seyi tiye alip mizah yapmasak bu is cekilmez bu hayat yasanmaz” diyor. “Her istasyonda mutlaka tanidik birileri ya da
dostlarla karsilasiyoruz. Bu yüzden bu tesisler bizim icin cok özel“ diye ekliyor Cagdas. Gece karanliginda kampta yürüyüs yapiyorum. TIR kamyonlarinin arasinda öbek öbek insanlar. Isigin etrafina toplanmis, yemek yiyiyor ve muhabbet ediyorlar. Binlerce yil önceki insanlarin dogada ates etrafinda toplanip ayin yapmalari gibi birsey sanki… Bir tas üsütüne oturuyor ve farkli dünyalardan insanlarin uyumunu seyrediyorum. Bu meslek hepsinde benzer kamyoncu refleksi ve davranislari olusturmus. Zor sartlar altinda huzurlu bir sahne...

Defneli (Harbole) Ahmet`in gelin evine benzeyen özenle dösenmis kamyonuna giriyoruz. Camin önünde vazoda sari cicekler var. Yataginin önü islemeli perdelerle kapatilmis. Perdeyi aciyor. Kitaplik gözüme carpiyor. Kafka`dan, Liveneli`den, Tolstoy`dan ve daha bircok yazardan kitaplar. “Kitaplar bas agrisina iyi geliyor“ diyor ve yas tutan sakali ve güzel mavi gözleri ile gülüyor. Arka plandan Kardes Türkü ezgileri geliyor. Buzdolabinda cesit cesit icecekler ve yiyeceklerle kamyonun icinde kendisine bir yuva yapmis. “Sasirma“ diyor “hayatim burada geciyor benim ve böyle gidecek
gibi görünüyor“. Tavana bakiyor ve hüzünleniyor. “Daha iyi bir is bulursam bu isten ayrilirim ama bulabilecegimi dusunmuyorum“ diyor. “Bu hayata da alistim zaten“ diye ekliyor. Sonra da TIR kamyonu ile yogun karda giderken cektigi videolarini gösteriyor. “Asil zorluklar kis aylarinda yasaniyor. Sen simdi tatil zamanimiza denk geldin. Bugünler en iyi günlerimiz“ diyor.
Sandik sofrasina geri döndügümüzde kamyonun dibinde yerde hep beraber bulasiklar
yikaniyordu. Cagdas Ahmet`e laf atiyor. “Su tankimi bitirdin len. Yavasss“… Ahmet, “Eri fi dappotek“ diye cevap veriyor. Gülüsüyoruz. Yatma vakti. Ortalik sakin. Önümüzde yavas hareket eden insan karartilari ile gözlerim kapaniyor. Alt ranzada Cagdas, “tisbah bi hayr (hayirli geceler“ diyor…
Uyanip gözlerimi actigimida Cagdas direksiyonun ve camin önünü özenle siliyordu. Hem de islak mendille. Sonra yatagini ve nevresimi topladi. Kamyonun ici temiz ve hos olunca yüzünde bir mutluluk ifadesi belirdi. Sanki bebegini yikamis gibi huzur hissetti. Kamyonun Cagdas
ve meslektaslari icin ne kadar önemli ve özel oldugunu daha iyi anliyordum. Kahvalti hazirlama isi basliyor. Ahmet, “Sebb il esmer cennen ni, ya3yüne“ sarkisini mirildanarak bize dogru geliyor. Firindan yeni cikmis simsicak pide ekmegi (hsaviy) ve kavurma ile kahvaltimiza katiliyor. Ayni sofrada kavurma üstüne yumurtalari kiriyoruz. Kücük tüpte cay pisiyor. Yandaki kamyoncu bizden erkenci. Cay kokusu geliyor. Kürtce ile “Caya buyurun“ diyor. “Afiye te (sana afiyet)” diyoruz… Ilginc olan Ahmet ve Cagdas`da sabah mahmurlugu yok. Espiriler, sakalasmalar ve bel alti hikayeler kesintisiz devam ediyor. Elbette yol, gümrük durumlari konusuluyor, patronlar da cekistiriliyor ayni anda… Dostlar birbirlerinin ihtiyaclarini takas yolu ile gideriyor. Kimisi biber verip üzüm aliyor, kimisi karpuz verip ekmek aliyor. Ve birkac ile yola cikiliyoz. Az ilerde kucuk bir levha Cek Cumhuriyetine girdigimizi gösteriyor. Sinir nerede? Yok… Aklima birsey geliyor ve gülümsüyorum. Sinirsiz ülkeler düsümüzü kapitalizm gerceklestiriyor…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder